Aşk Evliliği Öldürüyor
“Evlilik aşkı öldürür” derler; sanki bunlar rakipmiş gibi. Ama gerçekten bir rakipse, hangisinin kazanmasını istemek lazım?
Herhalde âşık olmayan azdır şu âlemde. Aşkın tadını az çok almıştır bir çok insan. En azından, üç aşağı beş yukarı neye benzer birşey olduğunu fark etmiştir.
Ben de defalarca kez âşık oldum. Birbirinden değerli insanları tanıdım, sevdim. Çok değerli duygular paylaştım. Hayatıma anlam kazandıran şeylerdi bazen aşklarım, bazense anlamlarıma hayat veren…
Benim aşklarım hep evlilik düşüncesiyle birleşikti. Nereden kaynaklandığını tam bilemediğim bir kuvvet, beni evlilik düşüncesine karşı müthiş bir sempatiye çekiyordu. Daha 11 yaşındayken sevdiğim ilk kıza evlenme teklif ettiğimi söyleyeyim, varın gerisini siz anlayayın. Hatta hemcinslerimin rüyalarında bisiklet, atari ve bilumum oyuncakları gördükleri çocukluk yaşlarımda, ben yatağa erkenden girer “babalık hayalleri” kurardım. Mutlu mesut bir ailem, çocuklarım ve dünyalar güzeli, sadık, zeki ve olgun eşimi düşünür, bu saadet tablosunun verdiği huzurla uykuya dalardım.
Dedim ya, aşklarım evlilik hülyalarımın bir pekiştireci gibiydi. Eşim aşkım, aşkım eşimdi. Hani bunu çevremde çok göremediğim için vurguluyorum; insanlar önce sevip sonra evlenmeyi düşünüyor gibiler. Bense önce evlenmek üzerine düşünüp sonra seviyor gibiydim.
Ama birşeyler hep ters gitti. Her ayrılık, bir öncekinden daha yıkıcı olmaya başladı. Her seferinde yorulduğumu hissedip, “bundan sonraki artık son olmalı” diye düşündüm. Zaman geçtikçe ve her seferinde birşeylerin ters gittiğini farkettikçe, yeise kapılmaya başladım. O kadar sevgi, onca yıl, onca uğraş, ama yine de olmuyorsa, belki de hakikaten evlilik ve aşk birer rakipdir demeye vardım. Yıllarca “herşeyimi” anlatmaktan çekinmediğim dostumla, bir sebeple yollarımızı ayırıp artık yüzüne bile bakamayacak halde olduğumu görünce, “ne kazandım, ne kaybettim” diye sorgulamaktan kendimi alamadım.
Ve “sonuç nedir” diyeceksiniz; herşeyini hayalindeki müstakbel eşi ve çocukları üzerine planlayan ben, artık “evlenmeyi” sorgular oldum. Hayatımı bir evlat yetiştirmek ve iyi bir aile babası olmak yerine, başka şeylere adamak geçti aklımdan. Her aşkım, bana bir değerli insanı daha kaybettirdiğine göre, artık insan kaybetmeye tahammülü olmayan biri olarak herhalde bu hülyadan vazgeçmeliydim. Kendim arzulayıp onca emek harcadığım bir meselede bu kadar başarısız olabiliyorsam, belki de artık bunun bir hırsa dönüşmesine izin vermemek için vazgeçmeliydim.
İnsanlar bazen en çok ehemmiyet verdikleriyle imtihan olurlar. İmtihanların zor olanları da bunlardır muhakkak. Benim için de bu mevzu zor imtihanlarımdan biri oldu şimdiye dek. Onca idealist düşüncelerle, onca ince eleyip sık dokumaya rağmen hâlâ huzursuz eden bunca tecrübe…
Ne diyelim; Allah hepimize hayırlısını nasip etsin…